Türkiyeden Haberler

Cumartesi Anneleri 556 haftasında, Hayrettin Eren’in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışlarının 556’ncı haftasında İstanbul’da kaybedilen Hayrettin Eren’in akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışlarının 556’ncı haftasında İstanbul Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. “Failler belli kayıplar nerede” pankartı ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ile kırmızı karanfillerin taşındığı eylemde, Bölge illerindeki devlet terörü lanetlenerek, 12 Eylül askeri darbesinin ardından 21 Kasım 1980 günü arkadaşı ile birlikte İstanbul Saraçhane’de gözaltına alınan ve kaybedilen 26 yaşındaki Hayrettin Eren’in akıbeti soruldu.

Eylemde konuşan gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, Hayrettin Eren’i anmak içim Hakkari Yüksekova’da yapılması planlanan oturma eyleminin sokağa çıkma yasağından dolayı yapılamadığını hatırlattı. Nusaybin’de de sokağa çıkma yasağının devam ettiğini belirten Ocak, “Kürt sorununu kanla bastırma politikası Cumhuriyet dönemi boyunca sonuç vermedi. Evleri bombalamaktan, kadınları ve çocukları katletmekten vazgeçin” dedi.

KIRBAYIR: ALDIĞIN NİŞAN, NİŞAN DEĞİLDİR!

Daha sonra 13 Eylül 1980’de Ardahan’ın Göle ilçesinde gözaltında alındıktan sonra kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır konuştu. Ağabey Kırbayır, Bölge illerinde yaşanan katliamlara ve sokağa çıkma yasaklarına tepki göstererek, “Biz kemiklerimizi ararken, eskiden olduğu gibi yine aynı güçler insanları öldürüyor” dedi. Toplumun katliamlara sessiz kaldığını dile getiren Kırbayır, eli tetikte bulunan ve sivil insanları katleden özel timlere de “Aldığın nişan nişan değildir militaristtir, öldürür. Eğer nişan alacaksan, demokrasiyi, sandığı nişan al” diye seslendi.

‘ANNEM BİR GÜN KAPININ AÇILACAĞINA İNANIYOR’

12 Eylül askeri darbe döneminde gözaltındayken kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren ise “Mezarımız olmadığı için yasımızı bitiremedik. Annem her ne kadar karanfil bırakacağı bir mezar istese de bir gün kapının açılacağına inanıyor. Annem 35 yıldır evladını arıyor” diye konuştu. Konuşmaların ardından haftanın açıklamasını gazeteci Banu Güven yaptı. Güven, Eren’in annesi Elmas Eren’in, “Çiçeklerle donatacağım bir mezarın peşindeyim” diyerek sürdürdüğü 35 yıllık arayışını hatırlattı. Güven, Eren’in 21 Kasım 1980 tarihinde, 26 yaşındayken Saraçhane Haşim İşçan Geçidi’nde arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alındığını hatırlattı.

KRONİK CEVAP: BÖYLE BİRİ YOK!

Eren’in önce Karagümrük Karakolu’na oradan da aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldüğünü belirten Güven, Eren’in babasına ait 34 F 6798 plakalı aracın siyasi şubenin bahçesinde olmasına rağmen, oğlunu sormak için Gayrettepe Şubeye giden anne Elmas Eren’e, “Gözaltında böyle biri yok” cevabı verildiğini söyledi. Eren’e günlerce işkence yapıldığını ifade eden Güven, işkencenin 8’inci gününden sonra Eren’den bir daha haber alınamadığını söyledi.

SAVCI’DAN AİLEYE: DAVA AÇARSAM MESLEK HAYATIM BİTER

Aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişinin mahkemeye çıkarıldığını ve “Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı” diyerek suç duyurusunda bulunduklarını belirten Güven, Eren’in arkadaşlarının “Hayrettin Eren’in gözaltına alındığının tanığıyım. Onu hem karakolda hem de siyasi şubede gördüm” dediğini ancak, savcının aileye “Size inanıyorum ama bu davayı açarsam meslek hayatım biter” diyerek davayı açmadığını dile getirdi. Güven, Eren ailesinin Milli Güvenlik Konseyi (MGK) başta olmak üzere tüm resmi rakamlara başvurduğunu ancak, “Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır, hala aranıyor” cevabının hiç değişmediğini söyledi.

‘DEVLET ETKİN SORUŞTURMA YÜKÜNÜ YERİNE GETİRMEDİ’

Eren ailesinin ve İHD’nin sürdürdüğü hukuk mücadelesine rağmen, devletin etkin soruşturma görevini yerine getirmediğini belirten Güven, dosyanın takipsizlik, zaman aşımı kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde kapatılmak istendiğini belirtti. Dosyanın 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne taşındığını kaydeden Güven, Eren’in 12 Eylül’ün işkence merkezi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde kaybedildiğini ve sorumluların İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever, Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, Tim Fikret Işınkaralar olduğunu belirtti. (DİHA)

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün