Makaleler

Diyanet’ten teolojik savunma

Diyanet, Sünni-Hanefilik doğrultusunda hizmet veren laiklik, eşitlik ve demokrasi karşıtı bölücü ve mezhepçi bir kamu kurumudur. DİB toplumsal ve inançsal çeşitliğimizi Sünnileştirme politikasını vazife edinmiştir. Bu nedenle evrensel hukuka ve Anayasa’ya aykırı niteliktedir.

Anayasa’da laklik ilkesi, din kanununda mezhep ilkesi

Anayasa’nın 136’ncı maddesine göre ”laiklik ilkesi doğrultusunda …hizmet verir”denilen bu kurum,633 Sayılı Yasa ile“İslam dini (Sünni-Hanefi) doğrultusunda hizmet verir” noktasına çekilmiştir.

Bu nedenle, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) kaldırılması ve dinin finansmanının durdurulması için Ankara 17. İdari Mahkemesi’ne bir dava açtım. Dava şu an Danıştay’da karar aşamasında.

Hukuk davasına hukuk dışı savunma

DİB’nın mahkemeye karşı savunması hukuk dışı, teolojik ve ideolojik argümanlardan oluşuyor.

Biz davamızda “eşitlik karşıtısınız ve mezhepçiniz” dedik.

DİB savunmasında “Kaynağımız Kuran ve sünnet” dedi.

Biz “vatandaşlık esasına göre toplanan kamu bütçesinin, mezhep esasına göre dağıtımı ve kamu bütçesi ile dinin finansmanı Anayasa ve laikliğe aykırıdır” dedik.

DİB ve Maliye Bakanlığı “Alevilerden toplanan vergiler kamu bütçesine aktarılır, belirli bir mezhebe aktarıldığı doğru değildir” diye komik bir cevap verdi.

Biz “DİB farklı inançlara karşı ayrımcıdır”dedik.

DİBAlevilik din değil, sosyo-kültürel bir yapıdır dedi.

Biz “laiklik karşıtı kurumsunuz” dedik.

DİB “Atatürk’ten hesap sor”dedi.

Biz “Cemevlerine ve diğer ibadet yerlerine karşı ayrımcılık yapıyorsunuz” dedik.

DİB “Cemevleri de ibadet yeri değildir. Ortak ibadet yeri camidir” dedi.

Biz “laik hukuk devletinde inançlar özgür olmalı, devlet din, dindar, hurafe, fetva üretemez ve dinsel vesayet kurmaz” dedik.

DİB “Atatürk ve Cumhuriyet’in kurucu iradesi DİB’nı istedi. 1928 yılında ‘Devletin dini İslamdır’ibaresinin Anayasa’dan çıkarılması, DİB’nın görevlerini engellediği düşünülseydi, Atatürk bu kurumun yetkilerini yasaklardı” dediler.

Biz “kamu kurumu ve kamu görevlisi ‘laiklik doğrultusunda hizmet veriyorsa’ dincilik yapamaz”dedik.

DİB “Dini teşkilat değiliz, din görevlileri de Anayasa’ya göre memur” dedi.

Biz “Devlet namaz kıldırıyor, Hac’ca gidiyor, fetva veriyor, teoloji üretiyor, dindar nesil yaratıyor” dedik.

DİB “Tarihi nedenlerden ve ülke koşullarının gereksinimlerinden kaynaklanıyor. Dini taassubu önlemek ve Müslüman ülkemizde dini ihtiyaçların karşılanabilmesi için” diyor.

Biz “Kanunda ‘Din Hizmetleri Sınıfı’ yer alması Anayasa’ya aykırı, mezhepçi ruhban sınıfı kurdunuz”dedik.

DİB “yasada ‘din hizmetleri sınıfı’ sözlerinin yer almış olması, ülkemizde bağımsız veya özerk bir din sınıfı, dini bir örgüt kurulması anlamına gelmez” dedi.

Biz “Devlet, inançsal çeşitlilikleri mezhepçi DİB üzerinden tek tipleştiriyor” dedik.

DİB“milletçe bütünleşmeyi, milli birliği tesis de büyük rol oynuyoruz” dedi.

Biz “Eşitlik ilkesini ve herkese eşit davranmayı ihlal ediyorsunuz” dedik

DİB “DİB, inanç ve mezhep ayrımı yapmamış, hiçbir mezhebin, kültürün ve inancın mensubuna üstünlük tanımamış ve herkese eşit davranmıştır” dedi.

Biz “Devlet din için kamu yayıncılığı yapamaz, mezhepçi Diyanet TV kuramazsınız” dedik.

DİB “TRT üzerinden yayın yapan Diyanet TV hukuka aykırı değil, biz Alevileri Muharrem ayında konuk ediyoruz” diyerek ev sahibi mezhebin üyesi olduğunu itiraf etti.

Biz “devlet ve DİB dini fetva uygulamasını sonlandırmalı ve Alevilik tanımlamalarına son vermeli”dedik.

DİB “Alevilik inanç değil sosyokültürel yapı, Cemevleri ise Nakşibendîlik ve Kadirilik ‘in erkân evleri gibidir” dedi.

Oysa devlet laik olmalıdır? Çünkü devlet hukuktur! Adalettir, kamuculuktur, Anayasa’dır, demokrasidir, laikliktir ve sosyal devlettir.

Devlet bir mezhep ya da dindar insan değildir. Dua okumaz, abdest almaz, namaz kılmaz, Hac’ca gitmez, oruç tutmaz, ruhban sınıfı ya da cemaat kurmaz, fetva vermez, ilahi söylemez! Referansı Kuran ve İslam değildir.

Özet, ben inanç özgürlüğü ve laiklik mücadelesi ekseninde hukuki dava açtım, DİB kendisini ideolojik ve teolojik argümanlarla savundu.

Karar şimdi Danıştay’da. Hukuksal mı yoksa teolojik bir cevap mı verecek merakla bekliyoruz.

 

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu Haberde Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün