Türkiyeden Haberler

Madımak: Carina’nın Günlüğü” filmine, katliam tanıkları ve ailelerinden tepki

”Madımak: Carina’nın Günlüğü” filmine Madımak’ta hayatını kaybedenlerin ailelerinden tepki geldi. Aileler yaptıkları yazılı açıklamada filmin “yeterli duyarlılık ve özen gösterilmeden çekildiği” görüşünde olduklarını ifade ettiler.

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’nde yaşamını yitiren aydın ve sanatçıların aileleri, 25 Eylül 2015 tarihinde gösterime giren “Madımak: Carina’nın Günlüğü” filmine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

İşte açıklamanın tam metni:

MADIMAK TOPLU KIYIMINI ÜZERİNDEN 22 YIL GEÇTİ. ACIMIZ, ÖFKEMİZ; SEKİZ SAAT TAŞLANIP, YAKILDIĞIMIZ GÜN GİBİ SICAK. MADIMAK ÖLÜMSÜZLERİ AİLELERİ VE KATLİAMIN YARALI KURTULAN TANIKLARI OLARAK; GEÇEN BU SÜRE İÇİNDE; “BEN YAPTIM OLDU” ANLAYIŞINA KARŞI DURDUK; UNUTMAMAK, UNUTTURMAMAK İÇİN. BİRİLERİNE GÖRE “KURGU” OLAN; BİZİM ONMAZ ACIMIZ, KABUK BAĞLAMAYAN YARAMIZDIR… MADIMAĞI; YÜREĞİNDE İLK GÜNKÜ KORUYLA TAŞIYAN DOSTLARA VE KAMUOYUNA DUYURUMUZDUR.
SAYGILARIMIZLA…

Biz aşağıda isimleri bulunan kişiler ( katliamı yaşayarak tanık olanlar ile katliamda yitirdiğimiz değerlerin eşleri, kardeşleri, anne ve babaları ) olarak;
Hafızalarımızda kara bir sayfa olarak yer alan Madımak katliamını konu aldığı iddiasıyla, senarist/yönetmen Ulaş Bahadır’ca çekilip, 25.09.2015 tarihinden beri gösterimde olan “Madımak: Carina’nın Günlüğü” adlı filmin yeterli duyarlılık ve özen gösterilmeden çekildiği görüşündeyiz.

Olayın senaryolaştırılması sırasında; katliamdan kurtulanlar ve otelde yakılarak, katledilen canlarımızın aileleriyle detaylı olarak görüşülmediği, katliam sonrasında, yaşananların, yapılan açıklamaların ve bu hususu konu alan diğer görsel-edebi eserlerin yeteri kadar araştırılmadığı yine; 1993’ten beri devam eden yargı sürecinin de iyi araştırılmadığı ortadadır. Kaldı ki senaryo yazarının “insanhaber” sitesine verdiği röportajda da kaynaklarının sığlığının itirafı var.
Filmde; yaşanılan katliam “derin devlet” ilişkileri içerisinde verilmiş ancak linç kültürüyle hareket eden güruh; “kandırılmış bir avuç saf müslüman” olarak gösterilmiştir. Diğer taraftan, 20.yüzyılın bu en karanlık ve acımasız katliamı henüz belleklerde taze iken, katledilenlerin yakınları hala acılarını en derinden yaşarken ve yalnızca bu nedenlerle dahi yeni nesile doğru bir şekilde anlatılması gereken katliam eksik ve hatalı anlatılmıştır. Özellikle olay günü otel merdiveninde çekilen ve artık katliamla özdeşleşen fotoğrafta çaresizce kurtulmayı(!) bekleyen üç şairden biri olan Uğur Kaynar kareden çıkarılmış ve yerine Hasret Gültekin konulmuştur.

Filmin yönetmeni Ulaş Bahadır ile yaklaşık bir sene önce bu konu hakkında görüşüldüğünde yönetmen, yapılan yanlışı bir şekilde düzelteceğini söylemiş ancak filmin gösterim tarihi yaklaştıkça bütün iletişim kapılarını kapatmış ve filmin bir kurgu olduğunu belgesel olmadığını, söz konusu olan sahneyi değiştirmeyeceğini bildirmiştir. Ayrıca tüm uyarılara rağmen gazetelere fotoğrafı yanlış servis etmeye ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye de devam etmiştir.
Bu sadece vahşice, tekbir sesleriyle yakılarak katledilmiş Uğur Kaynar’ın değil Hasret Gültekin’in anısına da saygızlıktır. Kendisinin kurmaca olarak adlandırdığı, bize göre ise vicdan tutulması olan bu durum, Sivas Katliamını dünyaya anlatmak için yola çıktığını iddia eden yönetmen Ulaş Bahadır’ın aydın sorumluluğunda davranmadığını, hatta Sivas Katliamına ilişkin kimi gerçeklikleri değiştirerek toplumsal belleği kararttığını göstermektedir. Film, bir senaryo olsa da filmde kullanılan kişiler ve senaryoya konu sahneler gerçektir.

Senarist/Yönetmen senaryosunda, gerçek olaylara, gerçek kişilere ve yaşanmış gerçeklere sadık kalmayarak, katliamda yaşamını yitirenlere saygısızlık etmiş, onların yakınlarının ve katliamdan kurtulanların manevi değerlerini incitmiştir. İlgililerin bu eylem ve davranışlarına karşı gerekli hukuki yollara başvurulması bir gerekliliktir.
Yönetmen, yaptığının bir “kurmaca” olduğunu çeşitli basın organlarına ifade ederken bile, toplumsal belleğimizde derin ve onulmaz yaralar açan ve gerçek faillerinin bir kısmının hala yargı önüne getirilmediği gerçekliği acımızı daha da derinleştirirken, açıklanmasında hafiflik bizleri daha da üzmüştür.

ELİF KAYNAR YAVUZ, ZERRİN TAŞPINAR, YETER GÜLTEKİN, RIZA AYDOĞMUŞ, ALİ ÇAĞAN, PERİZE DOĞAN, HÜSNE AKSUNA(KAYA), MEHMET GÜNDÜZ, ZEYNEP KARABABA, MEHMET ÖZER, GÜLAY ŞAHİN, ERTAN KARTAL, SERDAR DOĞAN, AVUKAT HASAN CEM YILMAZ

Kaynak: http://www.insanhaber.com

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün