Makaleler

Din ve mizah

İslam peygamberi Hz. Muhammed’in karikatüre konu olduğu her dönemde çok ciddi tartışmalar, tepkiler ve Charlie Hebdo saldırısında olduğu gibi katliamlar ve/veya katliam fetvalarına rastlanabiliyor. Konu her boyutuyla ele alınadursun, ben de bu vesile ile din ve mizah arasındaki ilişkiye şöyle bir bakayım derken bir de ne göreyim; meğerse Hz. Muhammed ve sahabeler de şakalaşıyorlarmış! Öyle yazıyordu kimi İslami web sitelerinde.

Bu konuyu fazla eşelemeden ve kimsenin inancına da saygısızlık etmeden din ve mizah konusunda en geniş tutuma, hoşgörüye sahip bir inancın mensubu olarak kendi inancım olan Alevi-Bektaşi toplumunun olmazsa olmazı, mizahtan kimi örnek fıkraları yazayım dedim ve bu yazımı üç Bektaşi fıkrasına ayırdım.

***

Baba Erenler Bektaşi, öküzüyle tarlasını sürermiş; kırmızı öküz az yem yiyip, çok çalışırmış; sarı öküz lanet mi lanetmiş. Hem çok yermiş, hem tembelmiş. Bir gün öfkelenmiş Bektaşi:
– Ey Allahım! demiş, şu sarı öküzün canını al da kurtulayım…
Baba Erenler ertesi sabah ahıra girince ne görsün! Kırmızı öküz sizlere ömür, sarı lanet capcanlı… Dışardan bir çocuk çağırmış Bektaşi, öküzleri göstermiş:
– Ulan, demiş; bunların hangisi sarı, hangisi kırmızı? Çocuk göstermiş:
– Bu sarı, bu kırmızı! Bektaşi gözlerini göğe çevirmiş:
– İmanım, demiş; bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayıramıyor musun?

***

Şarap yapmanın yasaklandığı ve bu konuda sıkı kontrollerin yapılıp, şarap yapanın yakalandığında kellesi vurulduğu dönemlerde Baba Erenlerin bağına bizzat padişah baskın yapmış ve Baba Erenler’e sormuş;

– Bağın büyük, bu kadar üzümü ne yapıyorsun?

– Biz kalabalığız, yeriz sultanım…

– Yemekle biter mi?

– Yiyemediğimizi sıkıp suyunu içeriz sultanım!

– Bu kadar üzüm suyu içilir mi?

– İçemediğimizi fıçılara doldurup kaldırırız…

Padişah:

– Peki, üzüm suyu fıçıda dura dura şarap olmaz mı?

Bektaşi lafın nereye gideceğini anladığı için:

– O Allah’ın bileceği iştir sultanım, demiş, biz fıçılara doldurup üzüm suyunu Allah’a havale ederiz; sirke mi yapar, şarap mı yapar, kendisinin bileceği iştir, biz ona karışmayız…

***

Bir softayla bir Bektaşi yan yana dua ediyorlarmış:

Softa: Allahım demiş, beni dinden imandan yoksun kılma!

Bektaşi: Allah’ım demiş, beni rakısız bırakma!..

Softa kızmış: Bre!.. Bu ne biçim dua?

Bektaşi: Kızma be imanım, herkes Allah’tan kendinde olmayanı ister, sana iman lazım, bana da rakı!
Hak Muhammed Ali, Erenler Evliyalar, Hızır Hubyar kimseyi gülmekten mahrum bırakmasın.

Gerçeğe hüüü…

Ali KENANOGLU

Ali Kenanoğlu, 1971 yılında Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Hubyar Köyü’nde doğdu. Ocakzade bir Dede çocuğu olan Kenanoğlu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği, Boğaziçi Alevi Kültür Derneği, Alevi Bektaşi Federasyonu gibi birçok Alevi Kurumunun kuruluşunda da yer alıp yöneticilik yaptı. Ali Kenanoğlu’nun yazar İsmail Onarlı ile birlikte ‘Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri’ isimli bir araştırma kitabı bulunuyor. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat okuyan Kenanoğlu İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde öğrencidir. Bir çok Ulusal ve Uluslararası sempozyum, konferans, forum ve panellerde Din – Devlet ilişkileri, Alevilik ve tarihi konular ile güncel Siyasi konular üzerinde konuşmalar yapıp tebliğler sunmaktadır. Bu konular üzerine yayınlanmış birçok tebliğ ve makalesi bulunan Kenanoğlu, Evrensel Gazetesinde de köşe yazarlığı yapmaktadır. Muhasebe ve finansman üzerine yöneticilik yapan Ali Kenanoğlu iki çocuk babasıdır. Kenanoğlu 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan 25. dönem Milletvekili seçimlerinde HDP’den İstanbul Milletvekili olmuştur.

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu Haberde Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün