Baga’nın Siyah Cesetleri ve Paris’in Charlie Hebdo’su
Akıl hastası, vicdanı ikiyüzlü, düzenbazların ve dinbazların tahribatlarını yaşadığımız bu dünyada yazı yazmak bazen zor.
Paris’ten, Baga’ya, Lazkiye’den, Kobani’ye, Şengal’den, Gazze’ye, öldürülen masumları ötekileştiren vicdan ayrımcılığına tanıklık ediyoruz! Aklımızın gözü bazen hakikatlere körleşebiliyor! Ölümleri aynı duyarlılıkla hissedemiyoruz.
Gözümüz popüler ölümler arıyor, aklımız ise batı merkezli düşünmeyi.
Hem akıl, hem de kalp gözümüz miyop! Nijerya’nın Baga kentinde iki bin kişinin katliamını uzak ve puslu gören halimiz, Fransa’nın Paris’indeki 17 kişinin katliamını daha net görüyor.
Oysa her iki katliamın hedefinde insanlık, demokrasi, özgürlük, eleştirel düşünce ve laiklik var. Üzerinde ise İslami faşizmin parmak izi duruyor!
Vicdani ikiyüzlülük aklımızı egemenlerin ve ana akım medyanın yarattığı hakim algının atmosferine sokuyor.
Baga şehrini saran alevlerin arasından gelen binlerce ölüm çığlığını, mesafenin uzaklığından mı duymadık? Yoksa ölenlerin tenlerinin siyah olmasından mı?
Sakın Afrika’nın yoksulluğu çığlığın vicdanımıza ulaşmasını engellemiş olmasın?
Ölüm, Paris ve Baga kadar bize yakınken, Baga’nın yasına uzak kalmak niye?
Paris’te ve Baga’da ölenlerin sayılarıyla ruhunuza dokunmak, vicdanınıza seslenmek istemiyorum. Şeriat adına kaç kadının pazarlarda satıldığını ya da Pazar günü Paris’te “Teröre Karşı Birlik Yürüyüşü”nde yer alan kimi “dünya liderlerinin” Suriye ve Irak’a “demokrasi ve özgürlük götürmek” adına “Şehadet şerbetini içmiş” cihatçı çetelere ne kadar silah taşıdığının verilerini de aktarma yacağım.
Nijerya’da 10 yaşındaki bir kız çocuğu, belki de oyuncak sandığı ve üzerinde taşıdığı bu ölümcül yükün onu bir canlı bombaya dönüştürdüğünden habersiz, kendisiyle birlikte Maiduguri’de 20 kişinin ölmesine sebep olmasından ‘kim sorumlu’ diye de sormayacağım!.
Ama şunu bilin ve unutmayın ki; dünya insanlığının başına bela edilen İslami faşizmin insanlık dışı ve en aşağılık kıyımların sonucu kaybettiğimiz yüzbinlerce insanın hayatında, en az onları eğiten, donatan devletlerin de günahı vardır.
Günahlarıyla yüzleşmedikleri için, eğitip, donattıkları cihatçıların Ortadoğu’da ve Avrupa’nın başkentlerinde yarattığı tahribatlardan ders çıkarmıyorlar. Halen “Eğit-Donat Projesi” ile tehlikeli oyunlarına devam ediyorlar.
Yarattıkları canavarlara stratejik sponsorluk yapan ikiyüzlü politikacıların, bırakın radikal dinci çetelerin kökünü kurutmayı, ısrarla yeni dindar ve kindar nesiller yetiştiriyorlar.
İslamcı cihatçı çetelerin insanlık dışı katliamları karşısında “gerçek İslam bu değil” diyerek gerçekleri örtmeye çalışıyorlar.
Peki İslam’ı kendi tekellerinde tutan bu cihatçı çeteleri öldürme konusunda kim eğitip, besliyor?
Bunlar komünizme karşı ABD ve NATO’nun “Yeşil Kuşak” ürünü değiller mi? Bugün “Eğit-Donat Projesiyle” cihat için eğitenler kim? “Müşrikleri buldukları yerde öldürenlere” cennetin kapısının sonuna kadar açılacağına inandıran dinci müfredatları kim yazıyor?
Sivas’ta İslam adına 35, Paris’te 17, Baga’da 2 bin kişi katlettiniz! Suriye’de, Irak’ta milyonlarca insan öldürdünüz! Her cihatçı katliamın ardından “gerçek İslam bu değil” diyerek daha kaç katliam yaşatacaksınız? Hangi İslam referans alınacak? Partilerin tekelindeki siyasal İslam mı? Devletin Diyanet isimli teo(ideo)lojik ve vesayet fabrikasında üretilmiş resmi İslam’ı mı?
Silahlı dinci fanatizmin elindeki Cihatçı İslam mı? Şirketleşmiş cemaatlerin tekelindeki sömüren İslam mı? Yoksa vicdanda, özel hayatta ve camide özgürlüğünü arayan İslam’ı mı?
Söyleyin; “Gerçek İslam’ı” kim anlatacak? Boko Haram mı? El Kaide mi? IŞİD Mİ? Diyanet mi? Cübbeli Ahmet Hoca mı? “Altı yaşında evlenilebilir” diyen Nurettin Yıldız mı? “Kahkaha atmak günahtır” diyen Arınç mı? “Yolsuzluk hırsızlık değildir“ fetvası veren Hayrettin Karaman mı? Bu “gerçek İslam’ı” bize anlatacak kim ? Çıksın hele ortaya…
Görelim kaç “Gerçek İslam” varmış!
