Makaleler

Ah nasıl anlatsam?

Ah nasıl anlatsam acaba şu “Yeni Türkiye”yi?

Taşlaşmış vicdana, memleketin çıldırmış hakikatlerini?

“Tek din, tek millet, tek dil” paradigmasını “tek adam” ile buluşturmak isteyen Osmanlıcılık özlemini“Yeni Türkiye” diye yutturanların yalanlarını?

Ah nasıl anlatsam? Osmanlıdan devralınmış Yavuz ve Şeyhülislam tipi saltanat düşkünlüğü ile yaratılmış“Yeni Türkiye” tahribatlarını? Saltanat, ihtiras, güç, para, egemenlik ve rant için birbirini yiyen paralel yapılanmaların yer tanrılarını..

Paraya ve iktidara doymak bilmeyen siyasi obeziteleri. Sıfırlanması ve formatlanması zor hakikatleri…

Ah nasıl anlatsam? Dişiyle tırnağıyla insanlık davası için sokakta yükselen sesleri kısanlara. Berkin’lere, Ali İsmail’lere, Soma’lı maden işçilerine, Roboski’nin çocuklarına mezarlıkta yer açan katiller ülkesine “Yeni Türkiye” etiketi yapıştıranlara.

Adalet, eşitlik , barış ve emek mücadelesinin yoluna aşk ile bağlanmış kalpleri cezaevlerine tıkanları..

Ah, nasıl anlatsam şu “Yeni Türkiye”yi? Farklı olanları ve ötekileri, teolojik, ideolojik, kültürel, ekonomik, yargısal, siyasal ve devletin güvenlik konseptleriyle kuşatan zihniyetin kurduğu totalitarizmi..

Osmanlı artığı şu teokratik yönetim sistemini hedefleyenlerin varlığını… Bunun için, bir yandan devlet yapısına, diğer yandan toplum yapısına yönelmek için, devleti ve toplumu kuşatanları…

Toplumu kuşatmak için devletin ve yer tanrılarının eline düşmüş din ile toplumu cemaatleştirerek, Camileri ele geçirerek, medyalaşarak, şirketleşerek, okullaşarak, partileşerek, çok cepheli, çok boyutlu yollarda tek hedefle iktidarı ele geçirmek isteyenlerin neden 400 istediğini?

Ah bir anlatabilsem! “Laiklik dinsizliktir” uydurmasıyla, demokrasi ve inanç özgürlüğünün olmazsa olmaz tek ilkesi olan gerçek laikliğe neden düşman olunduğunu!

Mezhepçi rejimi güçlü kılmak için, Alevi nefreti, Türban istismarı, imam hatipler ve mezhepçilikle tabanını diri tutmak isteyenlerin siyasal çılgınlığını!
Ah nasıl anlatsam?

Camiyi  TBMM’ye, TBMM’yi camiye çevirenleri…

Camiden siyasete ve devlete kadro aktararak, TC devletinin ruhban sınıfını kuranların yarattığı rejimin sadece sandık ve hükümet değişikliği ile değiştirilemeyecek kadar kökleştiğini…

Farklı olanları etkisiz kılmak için, neden “İç Güvenlik Yasası” çıkardıklarını!

Rejimi Sünnileştirmek ve iktidarını güçlü kılmak için kalıcı değişiklikler gerçekleştiren AKP devletinin gerçek yüzünü göstersem…

Adım adım siyasal İslamı, kamusal ve özel alanda, kendisini sosyal, siyasal, ekonomik ve dinsel kimlik olarak inşa etmesi için yol açanları…

Ah Türkiye. Ah!

Bir bilsen Shakespeare, Macbeth adlı ünlü eserinde sanki bugünün Türkiyesi’ni şu dizelerle nasıl anlattığını: “En büyük acılar, kaygılara döndü. Ölüm çanları kimin için çalıyor soran yok. Doğru insanların ömrü tükeniyor. Başına takılan çiçeklerden daha çabuk. Hasta olmadan ölüveriyor insanlar.”

Şehirde, köyde, dağda, okulda, işyerinde, sokakta, siyasette, madende parklarda, eylem ve gösterilerde insanın yaşam ve özgürlük haklarına saldırıyorlar.

İnsanı korumak değil, korkutmakla meşguller…

Sadece ve sadece “Önce iktidar, önce tek adam” var paradigmalarında..

“Önce insan, önce hak” yabancıdır onların lügatlarına..

Ah nasıl anlatsam, anlayanların neden öldüklerini…

Nasıl anlatsam yani, önce “varlığım Türk varlığına armağan olsun” derken, “varlığım Sünni varlığına armağan olsun”a dönüştüğünü ve şimdi “varlığım seçilmiş padişaha armağan olsun” diye bekleyenlere direnenlerin varlığını…

Nasıl anlatsam anlayanların inadına insanı ve haklarını savunmaktan vazgeçmeyenlerin, haksızlığa boyun eğmeyenlerin, baskıcı ve totaliter iktidarın ayrımcı ve ötekileştirici politikalarına itiraz edenlerin, toplumsal ve özel yaşamımıza burnunu sokanlara, siyasal hayatımızı, toplumsal çeşitliliğimizi zehirleyenlere, kültürel dünyamızı fakirleştirenlere, heykelleri yıkanlara, basılmamış kitabı yasaklayanlara, insanına gaz ve copu reva görenlere, gazetecilerini cezaevine tıkanlara, gençlerin geleceğini teslim alanlara, eğitimi satanlara, sadece parası olana sağlık verenlere, korku ve şiddet ile tek adam saltanatı kurmak isteyenlere, “bu zevkiniz kursağınızda kalacak” diye söz vermiş yürekleri…

Ah kardeşim nasıl anlatsam bu ülkede, hakları, halkları teslim almak ve biat toplumu yaratmak isteyenlere“Biz boyun eğmeyiz!” diyerek,  sokakta Azerbaycan’lı şair gibi “Korkmirem Bala Korkmirem” diyerek“Haziran’da ayaktayız” diye direnenlerin sana davetini, katılmak için geç kalmamanın gerektiğini…

 

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu Haberde Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün