Makaleler

Endişeli Aleviler

AK-Saray iktidarının tek derdi var; “İslam, İslam, İslam” Yani ideolojik, teolojik, ekonomik, sosyal ve hukuksal olarak Siyasal İslamcı hegemonyayı mezhepçilik inşa etmek. Mezhepçi devlete uygun bir toplum yaratmak.

Demokrasi, çoğulculuk, laiklik, eşit yurttaşlık ve eşit haklar gibi evrensel dertleri yok!

Mezhepçilik, ayrımcılık ve nefret söylemi var!

Birlikte yaşam iklimini zehirleyen, halklara azabı ve zulmü reva gören politikaların adresinde, 7 Haziran’da halkın “AKP’ye tek başına iktidar ve Erdoğan’a Başkanlık yok” iradesine savaş açan AK-Sarayın fetvaları var.

Küresel güçlerin himayesi ve emrinde varlığını sürdüren siyasal İslamcılık, “ılımlı” ya da “radikal” cihadist yürüyüşü ile Ortadoğu’yu, kan gölüne çeviriyor. Kardeş kanı ile abdest almaktan bir beis görmüyorlar.

AKP hükümetin Ortadoğu politikasında taraf olduğu mezhepçi tutum ve stratejik işbirliğinin yarattığı tahribatlar sadece sınır ötesinde değil, sınırın berisinde de yaşıyor ve bedelini halk ödüyor.

YAŞAM ENDİŞELERİ ARTAN ALEVİLER

Uyarılar giderek çoğalıyor. Alevi evleri işaretleniyor. Aleviler fişleniyor. Alevi kurum yöneticiler ve kanaat önderleri hedef haline getiriliyor. Yandaş medya hükümet siparişlerine uygun Alevileri hedef gösteren manşetler hazırlıyor. Yandaş kamu görevlileri, nefret ve ayrımcılık söyleminden aldığı güç ile kamu hizmetlerini, söylemlerini ve davranışlarını Sünnileştiriyorlar.

IŞİD: Barbarlık Devleti” adlı kitabın yazarı Heysem Menna, bir röportajında “IŞİD’in Türkiye’de 3 binden fazla üyesi olduğunu, şu an Suriye’de IŞİD saflarında 600 civarında Türk vatandaşının çatışmalara katıldığını” ifade ediyor.

Menna’nın diğer önemli uyarı “bence IŞİD Türkiye’de de Alevilere, Kürtlere, azınlıklara saldırabilirler. DAEŞ Türk-Sünni olmayan gruplara saldırmaya çalışacak” diyor.

Alevilerin dünyasındaki endişe büyük. IŞİD’e yönelik göstermelik sözde operasyonlar, Alevileri “tehdit” göstererek bu endişeleri daha da artırıyor.

AKP geçici hükümeti ve TBMM’si Alevilerin yaşam endişesini en tedirgin yaşadığı şu günlerde, Alevilerin yaşam haklarını korunmak ve içinde bulundukları endişeleri dert etmiyor. TBMM bu sorunu tartışmıyor! AKP hükümeti sorumluluktan kaçıyor.

Çağrım şudur: TBMM, Alevilerin artan endişelerini ve Alevilere yönelik yükselen baskı ve tehdit ortamı yaratan politikaları ve ilişkileri tartışmak, buna karşı nasıl bir politika izleyeceğini ve önlem alacağını belirlemek için acil toplanmalıdır.

Sınırın ötesinde IŞİD ve diğer cihadist çeteler Aleviler için ölüm fetvaları verirken, manidar şekilde Türkiye’de de Alevileri hedef gösteren iktidar politikaları karşısında muhalefet sus pus olmamalıdır.

ZEHİRLEYEN MEZHEPÇİ DİL

“İnsan dilinin altında saklıdır” diye buyurmuş Hz. Ali. Sigmund Freud ise “bastırılmış duygu ve düşünceler muhakkak yeniden üst bilince çıkmak isteyecektir” der.

Yani dil insanın kendisini ve zihniyetini asla saklamayacağının garantisidir. Dil gizlenmesi istenileni bir bakıma çözüyor. Dil sadece güzellikleri değil, konuştukça yalanları, samimiyetsizliği, cehaleti, düzenbazlığı art niyeti ve dilin altına gizlenmiş tüm ayrımcılık ve nefret hastalıklarını bir bir ortaya çıkarır.

Erdoğan’da dilinin altındaki saklayamadığı mezhepçi diliyle Alevileri kastederek “fakat farklı mezhepten olduğu için ülkemdeki terör mücadelesinde Ateist olanları dahi savunanların olduğunu gördüğümüz bir dünya var. Bunlara karşı uyanık olmak zorundayız” açıklamasının, IŞİD çetelerinin Türkiye’de Alevilere tehdit savurduğu ve bazı uzmanlara göre “IŞİD’in hedefinde Türkiye’deki Alevi var” türünden açıklamalar ve uyarılar yaptığı günlere denk düşmesi oldukça manidardır.

AKP ve AK-Sarayın iç ve dış politikadaki mezhepçi politikaları, Alevi nefretini artırması, Türkiye’nin erken seçim arzusuyla şiddet sarmalının yoğunlaştırıldığı döneme denk düşürülmesi, biraz da Alevileri üretilmiş bu kaosun içine çekmeye yönelik provokasyon ve tuzaktır.

ALEVİLERİ KORUMAYIN, “ONLARDAN KORUNUN!”

Bir Cumhurbaşkanı düşünün ki, kendi ülkesinde zaten IŞİD ve diğer cihadist çetelerin tehditlerinden dolayı endişeli ve tedirgin yaşayan Alevilere yönelik itibarsızlaştırma ve düşmanlaştırmayı örgütlüyor.

Erdoğan korunması gereken Alevilere karşı uyanık olunmasını ifade ediyor!

Kim Alevilere karşı uyanık olmalı?

Sünniler mi? AKP’liler mi? Devlet mi? Kim?

Nefret ve ayrımcılık söylemi, Alevilere yönelik sosyal baskı mekanizmalarına güç ve motivasyon veriyor. Öfke, nefret ve ayrımcılık ile beslenmiş siyaset dilinin yarattığı öfkeli toplumun fertleri, Alevi evlerini işaretliyor, Alevi kurum başkanlarına ateş açıyor, tehdit mailleri gönderiyorlar.

Yaşam endişesi taşıyan Aleviler!

Ama Erdoğan Alevileri kast ederek “bunlara karşı uyanın olun” diyor!

Peki soruyorum; gerçekten kim kimden korunmalı dersiniz?

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu Haberde Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün