Türkiyeden Haberler

Alevilerin Türkiye Seçim Kronolojisi

Türkiye siyasi tarihi boyunca seçimlerde kritik rol oynayan Alevilerin tercihi Türkiye’nin geleceği açısında önem kazanırken, 1957 yılından bu yana yaşadıkları tüm katliamlara rağmen korku ve seçeneksizlik içinde CHP’ye oy veren ve 7 Haziran’daki HDP tercihleriyle siyasal kalıplarını yıkan Aleviler, 1 Kasım seçimlerinde de aynı tercihi sürdürme eğilimini gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savaş konseptinin bir parçası olarak halklara dayattığı 1 Kasım erken seçimleri yaklaşırken, Türkiye halklarına Erdoğan’ın, mutlak iktidarını kurmak için “Türk Tipi Başbakanlık” adı altında dayatılan “Tek adam/diktatörlük” alternatifine karşı halkların sunduğu “Özerklik” ve “Özyönetim” seçenekleri yarışacak. Bütün halklar gibi tarihleri boyunca katliam tehdidi altında yaşayan Alevilerin bu yarışta nerede yer alacağı ise merak ediliyor. Türkiye siyasi tarihinde yapılan birçok seçimde kritik rol oynayan Alevilerin ise 1 Kasım’daki tercihleri Erdoğan’ın savaşına karşı halkların barışını kurma yolunda oldukça etkili olacak. Alevilerin Türkiye seçim tarihinde yaptıkları tercihler ve 7 Haziran’da bir bütün olarak Alevi toplumunun, örgütlerinin ve inanç önderlerinin içine girdikleri atmosfer ve yaptıkları tercih, Alevilerin 1 Kasım seçimlerinde hangi anlayıştan yana saf tutacaklarına dair önemli ipuçları içeriyor.

Eşitlik ve demokrasi içeren her alternatife kulak verdiler

Alevilerin seçim tarihi, tüm eşitlikçi ve demokrasi kültürüne rağmen en büyük Alevi katliamlarında sorumluluğu olan CHP’ye nasıl oy verdiklerini, diğer inkarcı partiler ile CHP arasında nasıl seçeneksiz, alternatifsiz kaldığını gösteren önemli veriler sunuyor. Alevi kitleleri, her zaman eşitlik, adalet ve özgürlük taleplerine kulak verirken, 1946 yılından 2015’e kadar çıkan demokratik her alternatife oy verdiği görülüyor ve 7 Haziran seçimleri de bunun en büyük kanıtını gösteriyor.

İlk seçimlerde DP’yi desteklediler

Resmi tarihte bilindiğinin aksine Aleviler, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana CHP’ye destek vermiyor. Yaşam felsefelerinde var olan demokrasi anlayışları gereği tek partili sistemi benimsemeyen Aleviler, 1946 yılında yapılan seçimlerde daha “Özgürlükçü” bir söylemi olan Demokrat Parti’den (DP) yana oy kullandılar. 1945 yılına kadar süren tek partili dönem içinde yaşanılan Koçgiri ve Dersim katliamlarının da Alevilerin DP tercihinde büyük bir etkisi olduğu biliniyor. DP, Alevilerin çoğunluğunun yaşadığı Amasya, Tokat, Erzincan, Dersim, Sivas, Çorum ve Maraş gibi bölgelerde birinci çıkarken, 1950 yılında yapılan ve galip çıktığı seçimlerde de Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kazandı.

DP mi CHP mi çıkmazı

Kimi araştırmalara göre DP, 1950 yılında yapılan seçimlerde Alevi oylarının yüzde 80’ini alarak iktidara geldi. Ancak DP’nin giderek muhafazakarlaşan politikaları, tarikat ve cemaatlerle olan yakın ilişkisi ve buna karşılık CHP’nin “şeriat gelecek” propagandalarını yürütmesi Alevilerin, katliam ve baskılarla dolu Osmanlı hafızasını bir kez daha tazelemesine neden oldu. “Şeriat gelecek” kampanyasını yürüten CHP’nin hedefinde Alevilerin oyu yatarken, DP’nin içinde bulunduğu İslamcı politikalar Alevilerin 1957 seçimlerinde yönlerini yeniden CHP’ye çevirmesine neden oldu. Alevilerin CHP’ye yaklaşmasındaki diğer temel bir sebebi de DP ve CHP arasında kalmış seçeneksizlik oluşturdu.

Sosyalizmle tanıştılar

60’lı yıllarda eşitlik, özgürlük ve devrim taleplerinin yükselmesi Alevi kitleleri arasında da karşılık buldu ve özellikle Alevi gençleri için yeni bir dönem başlamış oldu. Bu dönemde ketlere göç ederek, “işçileşmeye” başlayan Alevilerin sınıfsal konumu da tercihlerine yansırken, Alevi emekçiler 1961 yılında kurulan Türkiye İşçi Partisi’ni (TİP) desteklemeye başladı. TİP ile beraber sosyalist hareketleri tanımaya başlayan Aleviler giderek güçlenen sosyalist hareket içerisinde yer almaya başladı, birçok örgütün yönetiminde bulundu. Yine bu dönemde Alevilerin bir kısmı “Alevi partisi” olarak kurulan ve 69 seçimlerinde yüzde 2,8 oy alan Türkiye Birlik Partisi’ni bir kısmı da halen CHP’yi desteklemeye devam etti.

Sol bir iddiayla gelen Ecevit trajedisi

Cumhuriyet tarihinin ilk iki seçiminde DP’yi destekleyen ve ardından devamcısı olan Adalet Partisi’ni (AP) kısa bir dönem gündemlerine alan Alevi kitleleri, 1970’li yıllardan sonra yükselen emekçi hareketini kontrol altında tutmak için sosyal demokrat politikalar üreten ve “Ortanın solu” demagojisiyle Alevi kitlelere pazarlanmaya çalışılan CHP’nin seçmeni haline geldiler. Bu dönemde kentlere göç etmeye başlayan Aleviler CHP’yi desteklerken, Alevi gençlerinin çok büyük bir bölümü ise seçimleri temel gündemi haline getirmeyen sosyalist, yurtsever örgütlerin içinde bulundu, mücadele yürüttü. 70’li yıllarda, İnönü CHP’sinin başına gelen Ecevit’in Alevi kitlelerinin neredeyse yüzde yüzünün oyunu almasında, Kemalizm’inden kopma ve sol bir parti olma iddiası temel sebepti.

Alevilerin bu dönemde yaşadığı en büyük trajedi ise seçimlerde tüm güçleriyle Ecevit’i destek vermek şeklinde gelişirken, binlerce Alevi genci, Ecevit iktidar olduğu dönem boyunca devrim ve özgürlük düşleri için katledildi.

Darbe sonrası CHP çizgisi daha güçlü devam etti

12 Eylül askeri darbesinin ardından devrimci hareket ve Kürt hareketinin mücadelesine karşı CİA tarafından kurulan “Yeşil kuşak” projeleri kapsamında, devletin her türlü örgütlenmesinin dini örgütlenme üzerine kurulması girişimleri Alevi kitleleri CHP çizgisinde partilere oy vermeye itti. Askeri darbenin sol partileri güçsüzleştirmesi sonucu boşluğa düşen Aleviler, bu dönemde daha seküler bir örgütlenme yapısı ortaya çıkarırken, 1988 yılında kurulan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) çizgisi bunun en somut örneği biri oldu. PSAKD 80’lerin sonu ve 90’larda her ne kadar kitlesi olarak CHP çizgisine kayan bir yapı izlese de, asıl olarak 60’lardan kalan sol, sosyalist partilerin çizgisinde bir politika üretme çabasında oldu.

80 sonrası Aleviler siyasi tercihlerini ağırlıklı olarak Erdal İnönü’nün SODEP ve SHP’sine yönlendirdi. Daha sonraları SODEP adını alacak olan CHP’nin yerine kurulan Halkçı Parti 1983 seçimlerimde Alevilerin oylarıyla, Hatay’da 36,37, Dersim’de yüzde 63,56, Sinop’ta 44,77 ve Edirne’de 41,32 oy oranını ulaşırken, Kırklareli ve Zonguldak’ta birinci parti oldu.

‘Kimlik saklamadan’ ‘kimlik savunmasına’ geçiş

Darbe sonrası 90’lı yıllarda bir devlet politikası haline gelen imam hatip okulları ve cemaatlerin toplumda etkin rolleri sonucu CHP’ye oy veren Alevi kitlerinin seçim refleksleri 90’lı yıllarda özellikle Sivas katliamının yarattığı korku ile devam etti. Aleviler Osmanlıdan kalma tarihsel “kimlik saklama” refleksi bu yıllarda değişti. Başta Sivas katliamı olmak üzere, 90 yıllarda artan faali meçhul cinayetler, katliamlar ve bunun yarattığı korku sonrası Aleviler “kimlik savunma” refleksini geliştirmeye başladı. Alevi halkı için kimliği saklamak yerine, kimliği savunmak olumlu bir gelişme olsa da, CHP çizgisi “şeriat gelecek” korkusunu 90’larda da körükledi ve 90’lı yılların Sivas ve Gazi katliamlarını yaşayan ve yine seçimlerde ulusalcılar ile muhafazakarlar arasında kalan Aleviler bir kez daha gönülsüzce CHP çizgisine oy verdi.

Aleviler Kürt hareketine ilk desteğini 91 yılında verdi

91 yılındaki genel seçimlerde Kürt siyasal hareketiyle de ittifak kuran Erdal İnönü’nün darbe sonrası kapatılan CHP’nin devamcısı olan Sosyal Demokrat Halkçı Parti’sine (SHP) Aleviler çoğunlukla destek verirken, SHP seçimlerde yüzde 20,75 oy alarak, 3’üncü parti oldu. Yine Alevilerin bir kesiminin oy verdiği Ecevit’in başında olduğu DSP ise 10.74 oy olarak 5. parti oldu. 1995 seçimlerinde ise yüzde 10,04 oy alan CHP’nin birinci olduğu iki il yüzde 23,38 ile Dersim ve 21,93 ile Hatay’ın olması Alevilerin CHP’ye desteğini gösterirken, seçimlerde 4. parti olan Ecevit DSP’sinin ise Trakya ve Ege bölgesinde yaşayan Alevilerden büyük oranda oy aldığı görülüyor.

CHP umutsuzluğu 2000’lerde devam etti

2000’li yıllar ise Aleviler için umutsuzluk içinde geçen yıllar oldu. Bu yıllarda AKP’nin sahneye çıkması ve seçimlerin AKP, CHP ve MHP tekelinde gerçekleşmesi ile bir kez daha sağ muhafazakar partilerin iktidar olması korkusu Alevilerin CHP’ye oy vermesini devam ettirdi. 2002 seçimlerinde CHP’nin aldığı oyların yüzde 65’i Alevilerin yaşadığı bölgelerden geldi. 2002 seçimlerde Devlet İstatistik Enstitüsü’nün verilerine Eskişehir ve Sivas’ın Alevi köylerinin tümünde büyük oranda CHP’ye oy verildiği görülüyor. Verilere göre, Eskişehir’in 45 Alevi köyünde 5 bin 260 oy kullanıldı ve Doğru Yol Partisi’ne yüzde 12, MHP’ye yüzde 6, ANAP’a yüzde 6 ve AKP’ye yüzde 5 civarında bir oy çıktı. Toplam yüzde 30’luk bir oy merkez sağ partilere çıktığı görülürken, bu oyların dışında kalan yüzde 70’lik bir oy ise CHP’ye gitti.

2000’li yıllarda, CHP’nin başarısız muhalefet politikaları, Alevilerin “diyanet kaldırılsın” ve “eşit yurttaşlık” gibi temel taleplerinin CHP tarafından sahiplenilmemesi, Alevi kitleleri tarafından her zaman rahatsızlık duyulan konuların başında geldi. CHP’nin başarısız muhalefeti ve Alevi sorunlara dair duyarsız yaklaşımlarına rağmen, bu dönemde Alevilerin CHP’ye gönülsüz bir şekilde destek verdiği yorumlarına neden oldu.

Alevileri de bölücülükle suçlamışlar

İlk Alevi partisi olan Türkiye Birlik Partisi, Demokratik Barış Hareketi ve Barış Partisi gibi Alevilik iddiasıyla ortaya çıkan partiler olsalar da, kişisel sermayelerin desteği ile kuruldu. 1966 yılında kurulan Türkiye Birlik Partisi’nin ambleminin ortasında bulunan Hz. Ali’yi temsil eden bir aslan ve etrafındaki 12 imamı anlatan yıldızlar bulunan amblemi dikkat çekerek, Alevilerin bir kısmında karşılık buluyordu. Birlik Partisi’ne Alevi partisi denemediği gibi CHP ve İşçi Partisi de “bölücülük yapıyor” söylemleriyle Alevilerin partisine karşıtlık geliştirdi. 90 yıllarda, sermayedar Ali Haydar Veziroğlu’nun finans desteğiyle kurulan Barış Partisi ise girdiği ilk seçimde hiçbir varlık gösteremedi ve kendini feshetti.

Vekiller saf değiştirdi

Birlik partisi 1969 seçimlerinde yüzde 2,8 oyla Meclis’e 8 vekil soktu ancak, vekillerin hepsi daha sonra Adalet Partisi’ne geçti. 70’li yıllarda mecliste çeşitli partilere dağılmış 15 Alevi milletvekili bulunuyordu. Bir süre sonra vekillerden 5’i Adalet Partisi’ne güven oyu verdikleri gerekçesiyle partilerinden atıldı.

2014 yılı umudun başlangıcı oldu

Yıllarca CHP ve devamcısı çizgilere oy veren Aleviler için, Türkiye’deki politikanın daha netleştiği, şeffaflaştığı 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim süreci kırılma noktası oldu. Aleviler, umutsuzca destekledikleri CHP’nin MHP ile ortaklaşarak sağ bir aday göstermesi ve HDP’nin Türkiye siyasi sahnesine aday gösterdiği Selahattin Demirtaş ile güçlü bir demokrasi anlayışı ile çıkması sonucu, CHP tercihlerini köklü bir şekilde değiştirmeye başladı. HDP’nin yüzde 6-7 arasında değişen oy oranını yüzde 9,7’e çıkardığı seçimlerde, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, İzmir’de yüzde 4,3, Mersin’de yüzde 4,2, Hatay’da yüzde 1,3 oranında oylarını artırdı. Alevi kitlelerinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’ye yaklaşmasını gösteren en çarpıcı istatistik ise HDP’nin Maraş’ta 23 bin 908 oy alarak bir önceki yerel seçimlere göre oy oranın yüzde 300 artırması oldu.

7 Haziran: ‘Aleviler CHP’den kopuyor’

“Başkanlık Sistemi” ve “Yeni Yaşam Çağrısı” arasındaki bir tercihi ifade eden 7 Haziran seçimleri ise Alevilerin temel siyasal paradigmasının değişmesine yol açtı. Kürt ve Aleviler ile birlikte toplumun bütün öteki kesimlerinin ortak bir çatı altında buluştuğu, destek verdiği HDP seçimlerden yüzde 13 oranında bir oy alarak Meclis’e 80 vekil taşıdı ve AKP’yi iktidardan düşürerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Başkanlık” hayallerine de son verdi. HDP’nin güçlü Alevi adayları, Alevi toplumunun sorunlarını amaç haline getiren “eşit yurttaşlık” temelindeki politikaları ile Alevi bölgelerinden HDP’ye büyük bir destek gelirken, bu dönemde sık sık “Aleviler CHP’den kopuyor” söylemleri gündeme geldi.

Keza bu dönemde bir çok Alevi örgütü HDP’ye desteğini açıklarken, Alevilerin en kitlesel örgütü Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) “Aleviler CHP’den kopuyor, bunu istiyoruz” şeklinde açıklama yapmış, Hacı Beştaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy ise Alevilerin gönlünün HDP’ye yönelmeye başladığını söylemişti.

Kürt halkı ile Alevi halkı arasındaki ‘devlet duvarları’ yıkıldı

HDP, 7 Haziran seçimlerinde Alevi bölgelerinde önemli oranda oylar aldı. Oyların yüzde 60’ını aldığı Dersim’den iki vekili de Meclis’e taşıyan HDP, İzmir’deki Alevi oylarının da büyük bir bölümü alarak 2 vekili Meclis’e gönderdi. HDP İzmir’de oylarını 188 binden 273 bine çıkarttı. HDP, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Ankara 2. bölgeden büyük bir destek alarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 95 bin olan Ankara’daki toplam oyunu 167 bine çıkararak, bir vekil kazandı. Yine İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre 500 bine yakın oyunu artırarak, 1 milyon oya ulaşan HDP’ye İstanbul 1. bölgede Kartal, Maltepe ve Beykoz gibi Alevilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde yoğun oy akışı oldu. HDP Sivas, Maraş, Tokat, Çorum ve Amasya gibi Alevi köylerinin olduğu bölgelerde de yine köylerin desteğiyle oylarını ciddi oranda artırdı.

7 Haziran seçimlerinin sonucu, tarihlerde ne zaman güçlü demokratik bir alternatif çıksa oraya yönelen Alevilerin, HDP’nin aldığı oy oranına büyük katkı sunması, Alevilerin siyasi tercihlerinde yeni bir eşiği ifade etti.

Kaybeden CHP, Alevi sorunlarını araç haline getirdi

CHP’nin Alevi oylarının büyük bir bölümü kaybettiği oylardan ziyade Alevi toplumuyla artık ortak bir zeminde buluşamamasının etkileri 1 Kasım seçim politikalarına da yansıdı. CHP, “Etik” tartışmalarına yol açacak bir şekilde, Ali Balkız ve Fevzi Gümüş gibi Alevi örgütlerinden gelen isimleri seçilmeyecek ancak HDP’nin vekil çıkarmasına engel olacak bölgelerden aday gösterdi. Bu durum CHP’de eleştirilere neden olurken, CHP’nin hala “Diyanetin kaldırılması”, “Eşit yurttaşlık temelinde yeni bir Anayasa” gibi Alevi taleplerini gündemleştirmemesi, CHP’nin Alevi sorunlarını amaç haline getirmek yerine, oy oranları için araçsallaştırdığı yorumlarına neden oldu.

Bunun yanında HDP ise daha önce aday gösterdiği Alevi vekillerini yine aynı bölgelerde aday gösterirken, Alevilerin sorunlarının temeline oluşturan “Eşit yurttaşlık” temelindeki yeni bir Anayasa vaadini sürdürdü.

Alevilerin ‘Savaş mı Barış mı’ seçimi

7 Haziran seçim sonuçlarında halkların ortak zaferine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP tarafından devreye konulan savaş konseptini bir parçası olan 1 Kasım erken seçimlerinin halklar açısından bir seçimden ziyade “Savaş” ve “Barış” arasında bir tercih olacağı öngörülüyor. Tarih ve kültürlerinde bulunan özerk yönetim, halklar arası eşitlik ve demokrasi kültürlerini ile oluşan yaşam felsefeleri ile HDP’nin yaptığı “Yeni Yaşam Çağrısı”, “Özerk” ve “Özyönetim” sistem önerileriyle aynı düzlemde olması, Alevileri 1 Kasım’da HDP alternatifini yani “Barış”ı seçmesindeki en kuvvetli etkenlerini oluşturuyor.

DİHA

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün