“Haziran Yangını”:Ethem Sarısülük’ün Hikayesi Vizyonda

Gürkan Hacır’ın yönetmenliğini yaptığı “Haziran Yangını” belgeseli, Ethem Sarısülük’ün hiyakesini anlatıyor. Gezi Parkı protestosunda başına aldığı kurşun sonrasında hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’ün hikayesi ve ailesinin verdiği hukuk mücadelesinin anlatıldığı Haziran Yangını 12 Haziran’da Cuma günü vizyona girdi.
Taksim Gezi Protestosuna destek için Ankara’daki eylemlerde bulunan ve hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’ün hikayesi belgesel oldu. Haziran Yangını adını taşıyan belgesel 12 haziran’da vizyona girdi. Yönetmenliğini Gürkan Hacır’ın yaptığı Ethem Sarısülük’ün hikayesinin anlatıldığı belgesel Haziran Yangını’nın konusu ise şöyle: 2013 Mayıs’ında Taksim Gezi Parkı’nda başlayan eylemlerde binlerce insan, parktaki ağaçların kesilip yerine kışla yapılmasına karşı harekete geçer. Parka çadır kuran ilk aktivistler polisin müdahalesiyle karşılaşır ve çadırları yakılır.
Polis şiddetinin ardından sokaklara dökülen insanlar, ülke genelinde başlayacak protestoların ilk adımlarını atar. Protestoların yoğun olarak yaşandığı şehirlerden biri olan Ankara’da da polis ve sivil vatandaşlar arasında şiddetli çatışmalar yaşanır. Ethem Sarısülük gösteriler sırasında Kızılay Meydanı’nda başına aldığı gerçek kurşun sonrasında 13 günlük hayat mücadelesini kaybederek hayatını kaybeder. Ailesi ise oğullarının kaybının ardından hukuk mücadelesine başlar. Gürkan Hacır’ın yönetmenliğini üstlendiği belgesel film, Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’ün hikayesini ve dava sürecini ele alıyor.
ETHEM SARISÜLÜK KİMDİR?
Ethem Sarısülük, 2013 Taksim Gezi Parkı protestoları sebebiyle Ankara, Kızılay’da bulunan Güvenpark’taki eylemcilerden biridir. Ankara’daki gezi parkı eylemi sırasında bir polis tarafından başından vurularak ağır yaralanan Sarısülük, 14 gün yoğun bakımda kaldı. 12 Haziran tarihinde beyin ölümü gerçekleşen Ethem Sarısülük, 14 Haziran 2013 tarihinde saat 15.15’te Ankara Numune Hastanesi’nde vefat etti. Otopside mermi çekirdeğinin beynin içinde olduğu rapor edilmiştir.
1986 yılında Çorum’un Sungurlu ilçesinde Türkmen Alevi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 1991 yılında ailesi ile birlikte Ankara’ya göç ettiler. Babası Muzaffer Sarısülük edebiyat öğretmeniydi. Ancak çeşitli nedenlerle öğretmenlikten istifa ederek Çorum’un kırsalında tek başına yaşamaya başladı. Babası teknolojiden uzak ve vejetaryen bir yaşam sürdürmektedir. Annesi Sayfı Hanım temizlik işleri ile geçimini sağlamaktadır.
Üç erkek bir kız kardeşiyle yoksul bir çocukluk geçirdi. İlkokulu Kınık İlköğretim okulunda tamamladı ve lise öğrenimine Abidinpaşa Endüstri Meslek Lisesi’nde başladı; ancak devam edemedi. Ardından Tuzluçayır Lisesi’nde eğitime başladı; ancak ikinci sınıfta bıraktı. Bu okuldayken parasız eğitim protestoları esnasında göz altına alındı. Liseden sonra kargoculuk, hamallık gibi işlerde çalıştıktan sonra kaynak işçisi olarak OSTİM’de çalıştı. Bir dönem Hakkari’de bir karakol inşaatında çalıştı. 1 Haziran Taksim Gezi Parkı olaylarında polis memuru Ahmet Şahbaz’ın açtığı ateş sonucunda başına isabet eden bir mermi ile yaralandı. Birkaç gün içerisinde tüm organları iflas etti ve 14. günün sonunda öldü.
Ailenin suç duyurusunda bulunmasından 7 gün sonra olay yerinde keşif yapıldı. Cenazesi otopsisinin yapılması için Keçiören Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Uzmanlar dışında ailenin avukatları Kazım Bayraktar ile Teoman Özkan ve savcıyla birlikte bir gözlemci uzman katıldı. Otopsi fotoğraf ve video olarak kaydedildi. Beynine saplanmış 9 mm çapında bir mermi çıkartıldı. Merminin 4.8 metreden ateşlendiği öngörüldü. Ailesi organlarını bağışlamak istedi; ancak otopsi nedeniyle kullanılamayacak hale gelen organlar nedeniyle bu istek gerçekleşmedi.
3 Eylül 2014’te katil zanlısı polis memuru Ahmet Şahbaz’ın 7 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmasına, bu cezanın 1 yılı denetimli serbestlik olduğundan şahsın 4 yıl 2 ay cezaevinde kalmasına karar verilmiştir. Ancak 8 Aralık 2014’te Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sanık polis Şahbaz’ın, “karşısındaki grubu görüp, hedef gözeterek ateş ettiğinin” anlaşılması karşısında, hakkında “kasten adam öldürme” suçundan hüküm kurulması gerekirken, “olası kastla öldürmek” suçundan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.