Türkiyeden Haberler

Maraş’ta zorunlu din dersine karşı açıklama

Maraş’ta Eğitim Ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) öncülüğünde bir grup Sivil Toplum Kuruluşu zorunlu din dersinin kaldırılması için basın açıklaması yaptı.

Özel İdare İş Merkzi önünde toplanan Dernek üyeleri ” toplumu ayrıştırarak karşı karşıya getirme ve yeni çatışma alanları yaratma girişimleri”ne karşı sessiz kalmayacaklarını söylediler.

Yapılan Basın Açıklaması şu şekilde:

Türkiye’de siyasi iktidar, toplumun farklı mezhep ve kimlikten, laik-demokratik yaşamdan yana olan kesimlerinin taleplerini, giderek artan ve acil çözüm bekleyen sorunlarını görmezden gelmekte, yok sayma ve asimilasyon politikalarındaki  ısrarını sürdürmektedir.

Eğitimin sorunlarına kalıcı çözümler üretmek yerine, atılan her adımda farklı inançlar, mezhepler ve kimliklere yönelik aşağılayıcı, baskıcı, dışlayıcı ve dayatmacı tutumlar kabul edilemez. Yıllardır benimsenen tekçi anlayış üzerinden toplumu ayrıştırarak karşı karşıya getirmeye ve yeni çatışma alanları yaratma girişimlerine sessiz ve tepkisiz kalmamız mümkün değildir.

Laiklik, bir ülkede din ve devlet alanlarının tümüyle birbirinden ayrılması, din ve vicdan özgürlüğünün inanan ve inanmayan herkes için eşit koşullarda geçerli olması anlamına gelmektedir. Bu anlamda laiklik din düşmanlığı değil, aksine bütün inançların eşit koşullarda yaşamasının sigortasıdır. Dolayısıyla laik bir ülkede devlet, bütün dinler ve inançlar karşısında tarafsız olmak, bütün yurttaşlara eşit mesafede durmak zorundadır.

12 Eylül askeri darbesi sonrasında uygulanmaya başlanan zorunlu din dersi uygulaması, yıllardır din ve vicdan özgürlüğü açıkça ihlal edilerek uygulanmaktadır. Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiş, benzer kararlar Danıştay tarafından da alınmıştır. Ancak yargı kararlarına rağmen, gerekli adımların bugüne kadar atılmamış olması düşündürücüdür.  Okullarda zorunlu din derslerinde okutulan İslam`ın Sünni mezhebinin kurallarıdır. Bu nedenle bütün din ve inanışlar öğrencilere eşit mesafede tanıtılmamakta, bu durum eşit olmayan ve ayrımcı uygulamaların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Hükümet, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi karşısında sessiz kalmakta, bu tutumuyla gerçekte herkes için din ve vicdan özgürlüğü istemediğini göstermektedir. Anlaşılan odur ki hükümet, İslam`ın sadece sünni mezhebinin devletin “resmi mezhebi’’ olmasını ve uygulamanın kendi isteklerine göre yapılmasını istemektedir. Zorunlu din dersleri uygulamasından en çok etkilenen kesim Sünni mezhebin dışında kalanlar, özellikle Alevi ailelerin çocuklarıdır. Bu nedenle Alevi örgütlerinin bir süredir zorunlu din derslerinin kaldırılmasına yönelik olarak ileri sürdükleri talepler ve bu amaçla yürütülen mücadeleler son derece haklı ve meşrudur.

Dini kurallara dayanan bir eğitim anlayışı insanları inanan ya da inanmayan, dindar ya da dinsiz, ibadet eden ya da ibadet etmeyen gibi kategorilere ayırarak, bir kısmını üstün ve değerli, diğerlerini ise değersiz ya da “yoldan çıkmış” olarak kabul edebilmektedir.

Bu şekilde toplumda giderek derinleşen sınıfsal ayrışmanın dini kurallar üzerinden daha da derinleşmesi söz konusudur. Siyasi iktidarın inanç istismarı üzerinden toplumun geniş kesimleri üzerinde oluşturduğu baskı ve dayatmaların giderek artması karşısında demokratik tepkimizi göstermek en doğal hakkımızdır.

Laik eğitim, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi “dinsizlik eğitimi” demek değildir. Laiklik, doğrudan doğruya inançlara ve onların varlığına dayalı bir kavramdır. Bu nedenle laik eğitimin dinsizliğe, ateizme davetiye çıkaracağını savunanlar, toplumsal yaşamın tüm alanlarında dini kuralların egemen olmasını isteyen, kendi inançlarını tüm topluma dayatmaya çalışan, farklı inanç ve düşüncelerin varlığına ve yaşamasına tahammül edemeyenlerdir.

Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı değerleri benimsemiş insanlardan oluşmadığına göre, tüm düşünce, inanç ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, belli bir inanç sisteminin benimsediği değerleri okullarda öğretmesi doğru değildir ve kabul edilemez.

Eğitim sisteminde yaşanan dönüşümler, kuşkusuz içinde bulunulan ekonomik, toplumsal ve siyasal sistemin gelişim süreçlerinden ayrı ya da bağımsız ele alınamaz. Bu nedenle Türkiye gibi ülkelerde laiklik ve laik eğitim mücadelesi, okulda ve toplumda yürütülen demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesiyle iç içe geçmiş durumdadır.

Bizler, değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız olması yönündeki taleplerimizde ısrarcıyız. Bugüne kadar bizlerin taleplerine kulaklarını tıkayanlara karşı mücadele bayrağını yükselteceğimizin kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz.

Ayrıca  tüm Türkiye genelinde Eğitim sen laik,bilimsel,anadilinde eğitim  ve demokratik yaşam için 13 şubat Cuma günü bir günlük iş bırakma eylemi yapacaktır.

EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI (EĞİTİM SEN)

MARAŞ ŞUBE ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU (ABF)

ALEVİ DERNEKLERİ FEDERASYONU (ADF)

ALEVİ VAKIFLAR FEDERASYONU (AVF)

PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ (PSAKD)

MARAŞ ŞUBE ERENLER KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ İNSAN HAKLARI

Haber46 

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün