Makaleler

Savaştayız; TBMM kapalı, AK-Saray açık

Şiddet, baskı, hak gaspları ve savaş tırmandırılıyor. Yaşam ve demokratik haklarımız, AK-Saray/ın kirli erken seçim stratejisinin ve tek adamın iktidar hırsına kurban ediliyor. Bu ortamda tüm açıklamalar ilk önce AK-Saray’dan yapılıyor. Seçimlerden yeni çıkmış Türkiye’de, 12 Eylül’ün ve 1990’lı yılların karanlık sürecini yaşıyoruz. AK-Saray açık ama TBMM kapalı ve çalışmıyor!

Hukuk dışı bir süreç yaşanıyor. TBMM kapalı tutuluyor, devre dışı bırakılıyor. AKP geçici hükümeti ise Erdoğan’ın vesayeti altında, onun her emrine itaat ediyor. Erdoğan, iktidarının güvenliğini elinde tutmak için, 12 yıllık AKP rejiminin günahlarını ve suçlarını örtmek için Türkiye’yi hızla içte ve dışta savaşa sürüklüyor.

Tüm siyasi, askeri, ekonomik ve dış politika konusunda konuşan tek kişinin Erdoğan olması bu nedenledir. Fiili ve icracı kabine TBMM’de değil, AK-Saray’dadır. Davutoğlu ise AK-Saray’ın talimatları ve suflörlüğüne teslim olmuş, güdümlü “geçici hükümetin” kağıt üstündeki “Başbakanı’’dır.

TEK BAŞINA HALKTAN İNTİKAM ALMAK

CumhurBaş(ba)kanı’nın ne istediği bellidir; Erken seçim! En erken tarih Kasım 2015, en geç tarih iseNisan 2016. Halkın 7 Haziran’da ortaya koyduğu iradeye itiraz ediyor. AKP’nin tek başına iktidarına son veren halkın iradesinden, şiddet stratejisi ile intikam almak istiyor.

Şu net; AKP 12 yıllık tek başına iktidarını kimseyle paylaşmak istemiyor. AKP halka hesap vermek istemiyor. Yolsuzlukların üzerine gidilmesini, dış politikadaki stratejik rezilliğin hesabını vermek istemiyor. İster “Başkanlık sistemi” olsun, ister tek başına AKP hükümeti olsun, “tek adam rejimi” kurulmak isteniyor.

Erdoğan koalisyon istemiyor. Çünkü koalisyon, AKP’nin 12 yıl iktidar döneminde üstünü örtmeye çalıştığı birçok “sırrın” ve “örtülü işlerin” deşifre olması ve açığa çıkmasına neden olabilecek. Aynı zamanda bu süreçte zehirlenmiş ruhlarında biriken tek başına yönetme hırsı ve ihtirası nedeniyle iktidarı paylaşmayı hazmedemiyorlar.

Erdoğan her şeyi göze alarak, demokrasi, Anayasa ve hukuk dışı uygulamaları rutine bağladı.

ŞİDDET SARMALI ERKEN SEÇİMİN HABERCİSİDİR

Erdoğan, şiddeti ve savaşı tırmandıran siyaset dilinin yanı sıra, zora başvurarak, erken seçimde, halkı “güvenlik” ve “korku” üzerinden AKP etrafında toplamayı hedefliyor. Erken seçime ise “vatan”, “millet” edebiyatı ile etnik ve din milliyetçiliğini temsil eden azınlık hükümeti kurularak gidilecek gibi görünüyor.

HEDEF MHP VE HDP

Erdoğan iktidarını korumak için, tüm araçları devreye sokmuş durumdadır. Hedef, erken seçimde tek başına hükümet kuracak sayıda milletvekilidir. Bunun için de 7 Haziran’da kaybedilen oyların geri gelmesi gerekiyor. Kaybeden AKP, oyların gittiği adres bellidir; HDP ve MHP!

Dolayısıyla HDP ve MHP’ye giden oyları geri getirmek için yeni stratejilere ihtiyaç var. CHP’yi “koalisyon müzakereleri” ile teslim alan Erdoğan’ın asıl derdi HDP ve MHP’dir.

MHP, Erdoğan’ı fazla zorlamadı. Zira MHP’nin siyasi çapsızlığı “MHP, AKP’nin yedek lastiğidir” ve “MHP, AKP’nin adayını TBMM Başkanı yaptı” algısını oluşturdu.

AKP’nin PKK’ye yönelik erken seçim odaklı operasyonlarının yapıldığı bir ortamda, MHP’nin HDP’nin kapatılmasını talep eden açıklaması aslında Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürüyor. Devlet Bahçeli adeta AKP’nin Eş Genel Başkanı gibi çalışmaktadır. AKP’nin erken seçimde “vatan ve millet” edebiyatı ile milliyetçi oyları AKP’ye davet etmesi, MHP’nin tutumu nedeniyle sonuç veriyor.

SEÇİM ODAKLI ŞİDDET TUZAĞI

AKP, devletin şiddet aygıtlarını ve yandaş medyasını devreye sokarak, HDP’yi seçmenlerinin gözünden düşürmek, itibarsızlaştırmak ve şiddetle özdeşleştirmek için elinden geleni yapıyor. Kürt siyasi hareketine yönelik operasyonlar düzenliyorlar. KCK’nin “çatışmasızlık” sürecini çatışmalı sürece dönüştürmesi, AKP’nin görmek istediği resimdir. AKP tüm kurgusunu, HDP’nin 7 Haziran’daki yüzde 13’lük başarısının gerilemesini sağlayacak hesaplar üzerinden yapıyor. AKP sandıkta kaybettiği iktidarını, şiddet ve savaş ortamında geri kazanmak istiyor.

AKP tarafından yaratılan şiddet, baskı, yasaklar, gözaltılar ve savaş politikaları, erken seçim öncesi hem Kürt siyasi hareketinin ve hem de Türkiye halklarının demokratik hak ve özgürlüklerine saldırıdır. Kürt siyasi hareketi ve toplumsal muhalefet dinamikleri, erken seçim odaklı şiddet tuzağını ancak, barıştan yana tutumunu inadına sürdürerek ve birleşik mücadele cephesini genişleterek boşa çıkartabilir.

@Turan_Eser

 

Benzer Haberler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu Haberde Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün